Cin Suresini ve Kehf Suresini Karşılaştırdım:
Cin Suresi'yle; Kehf Suresi ve Mümin Suresi gibi uzun sureler arasındaki bağı bulmaya çalışırken Cin Suresi'nin kısa olması çok güzel oldu ve işimi kolaylaştırdı. Cin Suresi, Kuran'da Reşad Halife'yi konu alan bütün ayetlerin bir bütünü ve kısa bir özeti gibidir. Yüce Allah, ne güzel dizayn etmiş değil mi?
Şimdi Cin Suresi ile Kehf Suresi arasındaki bağı ayetlerin karşılaştırılması ile bulalım.
Örnek 1)
018:004
Ve “ALLAH çocuk edindi“ diyenleri de uyarsın.
وَيُنْذِرَ الَّذِينَ قَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا
072:003
“Efendimiz çok yücedir. O ne bir eş ne de bir çocuk edinmiştir.“
وَأَنَّهُ تَعَالَى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا
Örnek 2)
018:009
Mağaradakilerin ve onlarla ilgili rakamların ilginç kanıtlarımızdan başka bir şey olduğunu mu sandın?*
أَمْ حَسِبْتَ أَنَّ أَصْحَابَ الْكَهْفِ وَالرَّقِيمِ كَانُوا مِنْ ءَايَاتِنَا عَجَبًا
072:001
De ki: “Bana vahiy edildiğine göre, cinlerden bir grup dinlediler ve şöyle dediler:“ “Biz ilginç bir Kuran işittik.”
قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْءَانًا عَجَبًا
072:028
Böylece, elçilerin Efendi’lerinin mesajını ilettikleri ortaya çıksın. O onların yaptıklarını tümüyle kuşatmıştır ve her şeyi sayı olarak hesaplamıştır.
لِيَعْلَمَ أَنْ قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا
Örnek 3:
018:005
Ne onların, ne de atalarının bu konuda bir bilgileri yoktur. Ağızlarından ne büyük bir söz çıkıyor! Yalandan başka şey söylemiyorlar.
مَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِآبَائِهِمْ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِنْ يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبًا
072:004
“ALLAH hakkında saçma şeyler söyleyip duran bizim o beyinsizdi.”
وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا
072:005
“İnsanların ve cinlerin ALLAH’a karşı yalan uyduramayacaklarını sanmıştık."
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ تَقُولَ الْإِنْسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
Örnek 4:
018:021
Böylece onları buldurduk ki ALLAH’ın sözünün gerçek olduğunu öğrensinler ve o an konusunda da kuşkuları kalmasın. Halk onların durumunu aralarında tartışırken bir kısmı, “Onların üzerine bir bina yapın“ dedi. Efendi’leri onları daha iyi bilir. Onların durumuna karar verme yetkisini ellerine geçirenler, “Onların üstüne bir mescid yapacağız“ dediler.*
وَكَذَلِكَ أَعْثَرْنَا عَلَيْهِمْ لِيَعْلَمُوا أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَأَنَّ السَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَا إِذْ يَتَنَازَعُونَ بَيْنَهُمْ أَمْرَهُمْ فَقَالُوا ابْنُوا عَلَيْهِمْ بُنْيَانًا رَبُّهُمْ أَعْلَمُ بِهِمْ قَالَ الَّذِينَ غَلَبُوا عَلَى أَمْرِهِمْ لَنَتَّخِذَنَّ عَلَيْهِمْ مَسْجِدًا
018:025
Mağaralarında üç yüz yıl kalıp dokuz arttırdılar.*
وَلَبِثُوا فِي كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِائَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا
072:026
O geleceği bilendir; ve O sırrını hiç kimseye göstermez.
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَى غَيْبِهِ أَحَدًا
072:027
Ancak seçtiği elçi hariç; nitekim O, ondan önceye ve sonraya ait bir gözlem sunar.
إِلَّا مَنِ ارْتَضَى مِنْ رَسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا
Örnek 5:
018:110
De ki: “Ben sizin gibi bir insandan başka bir şey değilim. Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu bana vahiy edildi. Efendisiyle karşılaşmayı uman herkes erdemli işler yapsın ve Efendisine olan kulluğa hiç kimseyi ortak koşmasın.”
قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا
072:018
Mescidler sadece ALLAH’a aittir; öyleyse ALLAH ile birlikte hiç kimseyi çağırmayın.
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا
Örnek 6:
018:027
Efendinin kitabından sana vahiy edileni oku. Kelimelerini hiçbir şey değiştirip kaldıramaz ve O’ndan başka bir sığınak da bulamazsın.
وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا
072:022
De ki: “Hiç kimse beni ALLAH’a karşı savunamaz, O’ndan başka sığınak da bulamam.”
قُلْ إِنِّي لَنْ يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَدًا
Örnek 7:
018:038
“Bana gelince… O ALLAH benim Efendimdir, ben Efendime hiçbir şeyi ortak koşmam.“
لَكِنَّا هُوَ اللَّهُ رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِرَبِّي أَحَدًا
072:020
De ki: “Ben sadece Efendime çağırırım; ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam.”
قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا
Örnek 8:
018:109
De ki: “Efendimin sözleri için okyanus mürekkep olsa ve hatta bir o kadarını da katsak, Efendimin sözleri tükenmeden okyanus tükenir.”
قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاتِ رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا
072:012
“Biz, yeryüzünde ALLAH’ı aciz bırakamayacağımızı, kaçmakla da O’nu atlatamayacağımızı anladık.”
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَنْ لَنْ نُعجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَنْ نُعْجِزَهُ هَرَبًا
Örnek 9:
018:056
Biz, elçileri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdik. Kafirler, gerçeği sahte ve yanlış ile ortadan kaldırmak için gayret ediyor. Ayetlerimi (işaret ve mucizeleri) ve uyarıldıkları şeyleri alaya aldılar.
وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنْذِرِينَ وَيُجَادِلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ وَاتَّخَذُوا ءَايَاتِي وَمَا أُنْذِرُوا هُزُوًا
072:023
“Ancak ALLAH’tan bir duyuruyu ve mesajını iletirim.” Artık kim ALLAH’a ve elçisine karşı gelirse içinde ebedi kalacağı cehennem ateşini hakeder.
إِلَّا بَلَاغًا مِنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Örnek 10:
018:066
Musa ona, “Sana öğretilenden, aydınlatıcı prensipleri bana öğretmen için seni izleyebilir miyim“ deyince,
قَالَ لَهُ مُوسَى هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَى أَنْ تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا
072:014
“Aramızdan Müslümanlar da var uzlaşmacılar da vardır.” Kim teslim olursa, işte gerçeği araştıranlar onlardır.
وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُولَئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا
Örnek 11:
018:106
İnkar ettikleri, ayetlerimi ve elçilerimi hafife aldıkları için, onlara en uygun ceza cehennemdir.
ذَلِكَ جَزَاؤُهُمْ جَهَنَّمُ بِمَا كَفَرُوا وَاتَّخَذُوا ءَايَاتِي وَرُسُلِي هُزُوًا
072:015
Uzlaşmacılara gelince, cehenneme odun olmuşlardır.
وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَبًا
Örnek 12:
018:105
Onlar, Efendi’lerinin ayetlerini ve O’nunla karşılaşmayı inkâr edenlerdir. Bu yüzden işleri boşa çıkar ve diriliş gününde de onlar için bir değer biçmeyiz.
أُولَئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَلَا نُقِيمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَزْنًا
072:024
Kendilerine söz verilen şeyi gördüklerinde kimin yardımcısının güçsüz ve sayıca az olduğunu görecekler.*
حَتَّى إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ أَضْعَفُ نَاصِرًا وَأَقَلُّ عَدَدًا
Örnek 13:
018:101
Onlar ki mesajıma karşı gözleri perdeliydi, dinleyemezlerdi de…
الَّذِينَ كَانَتْ أَعْيُنُهُمْ فِي غِطَاءٍ عَنْ ذِكْرِي وَكَانُوا لَا يَسْتَطِيعُونَ سَمْعًا
072:017
Ki onunla onları sınayalım. Kim Efendisinin mesajından yüz çevirirse onu zorlu ve katlanarak artan bir cezaya çarptırırız.
لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا
Örnek 14:
018:102
İnkarcılar, benim dışımda kullarımı veliler edinerek kurtulacaklarını mı sandılar? O inkârcıların konağı olarak cehennemi belirledik.
أَفَحَسِبَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنْ يَتَّخِذُوا عِبَادِي مِنْ دُونِي أَوْلِيَاءَ إِنَّا أَعْتَدْنَا جَهَنَّمَ لِلْكَافِرِينَ نُزُلًا
072:006
“Ne var ki bazı insanlar, bazı cinlere sığınırlardı ve bu da onların azgınlıklarını arttırırdı.”
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا